14 Mart 2017 Salı

İSTANBUL KIRMIZISI


                         İSTANBUL KIRMIZISI –Ferzan Özpetek

        Güneşin doğumu ve batımı, denizden gelip geçen vapurlar, gemiler, denizin üstünde uçuşan martılar; ara sokaklarda yaşama savaşı veren, kimi de bu savaşı kaybeden, bir çarpışma ile, çöplerden topladığı kağıtlar havada uçuşurken çöp toplama aracının dibine düşen  yoksullar…
 
   Ülkesinde yaşanan acıları ve içindeki çığlığı, karmaşayı romana, heykele, filme dönüştürerek susturmaya, kendini sağaltmaya çalışan sanatçılar… Karısına aşık olan adam, bunu açık açık dile getirdiğinde ne onu ne de karısını dövmeden, bıçaklamadan, öldürmeden sorunu çözümleyebilen kocalar,  dinlediği bir anının büyüsüne kapılıp boğazın sularına kendini bırakarak karşıya geçmenin büyüsünü tatmak isteye insanlar…

     Köylerinden göçmek zorunda olan insanların sıkıntıları, onlara yardım elini uzatan duyarlı kişiler, yıllardır Galatasaray lisesi önünde oturma eylemleri yaparak kayıp çocuklarını arayan anneler ve daha nice yönleriyle yaşayan, nefes alan, insanın gözüne, kulağına, ruhuna dolan İstanbul.

    Ferzan Özpetek’in İstanbul Kırmızısı filminden söz ediyorum. Kocaeli’nde uzun süredir nitelikli bir film izleyememiş olmanın yoksunluğuna iyi geldi İstanbul Kırmızısı. Kan yoktu, kin yoktu, vıcık vıcık aşklar, anlamsız göz süzmeler, dakikalarca süren polis kovalamaları yoktu. Televizyonların düğmelerine her uzandığımızda,  kapımızı her araladığımızda, yollarda yürürken, otobüslere tıkış tıkış bindiğimizde bizi daraltan, bunaltan her şeyden uzak, sımsıkı sarıverdi beni İstanbul Kırmızısı.

  Gitmeden önce birçok yorum okudum, çoğu olumsuzdu. Hepsine kulak tıkayarak gittim izlemeye, daha önce de öyle olmuştu, çok eleştirilen filmleri sevmiştim. Yine öyle oldu.
  İmgesel çalışılan sanat filmlerini sevenlere ve görsel bir şölen izlemek isteyenlere öneririm. Kitabını da çok beğenmiş, hatta arkadaşımdan alıp okuduğum kitaba el koymuştum. Size bir sır vereyim mi? İzleyenlerin “belirsiz bırakılmış” demelerine rağmen ben Denizi’in nerede olduğunu biliyorum. Benim için belirsiz değil son.
  
                                                    

    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder