30 Temmuz 2018 Pazartesi

EMİNE'NİN YANINDA KONUŞULMAYACAK ŞEYLER


                                      

                                   EMİNE’NİN YANINDA KONUŞULMAYACAK ŞEYLER
                                                       (DENİZ POYRAZ - ÖYKÜ)
     Uyuşturucu ile harmanlanmış sarma sigarasını içerken gerçeklik algısını yitiren genç bir adamın dumanlı halleri, ölen dedesinin cenazesine giden ama törene katılmak yerine çoğunlukla at arabacılarının takıldığı mahalle kahvesine giden ve kendini harita teknikeri olarak tanıtan, tören bitince de dedesinin odasına girip onun şapkasını başına geçiren, telefonda “Kapıyı kilitleyip anahtarı almışsın, burada mahsur kaldım" diyen kadının sesine aldırmayan Özgür’ün, can korkusuyla teşbih kaşifi kesilen Ata’nın, mahalledeki zengin züppelerin üniversiteli kızları taciz edeceklerinden endişelenirken kardeşiyle ensest ilişki yaşayan, onun “Abi, bu gece yapmasan. Acıyo çok, yara oldu.” diyen sesini duymayan ağabeyin, günübirlik süren, hevesi kalmayınca birbirini yiyip bitiren ilişkilerin, fındık toplayarak onu satıp kendine akıllı bir telefon alırsa başkalarının aşağılayıcı bakışlarından kurtulacağını düşünen o gün de, sonra da hep kaybeden çocukların ve kadınların, işten çıkarıldığı için parası olmayan, istenen meyveleri marketten çalıp eve gelirken sokakta yediği gazla kendini direnişçilerin içinde bulan babanın, annesi hep hastalandığı, sonra da öldüğü için babaannesi ile yaşamak zorunda olan çocuğun, çocuklarını doyurmak için kediyi kesip yemek yapan annenin, gece gündüz didinip başarmaya çalışırken kocasından hiç destek alamayan, üstelik bir de üstüne dayak yiyen kadının, gördüğü her türlü kötü muameleye rağmen ailesini kurtarmak için başka bir yere taşınmanın bir çözüm olabileceğini düşünen ve bunu dayatan cefakâr yoksul kadının hikayesi ve daha pek çoğu Emine’nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler.
İletişim Yayınları’ndan çıkan kitapta on öykü var. Hepsi de yaşamın katı, acımasız yanlarına değen öyküler. Bunalan, çıkış arayan, çoğunlukla bu çıkışı bulamayanların öyküleri. Gözlem gücü yüksek bir yazar olmalı Deniz Poyraz. Bize kare kare fotoğraflar sunuyor öykülerinde, her fotoğrafta ayrıntılar çok iyi görülebiliyor.
     Yaşamın hem acılarını hem gülünç yönlerini birlikte yaşıyor okur öyküler boyunca. Duygu geçişleri hızlı. Çok gergin, üzünç bir andan gülünç bir ana atlayıp rahatlayıveriyorsunuz. Değil mi ki öykü yaşatıcı yazıdır, biz de öyküler boyu takılıyoruz olay kişisinin ardına, kimi uzaktan izliyoruz onu, kimi aynı masada oturup söyleşiyoruz, kimi kendimizi buluyoruz anlatılan olaylarda; kitabı gözümüzden şöyle bir uzaklaştırıp kendimize dalıyoruz.
      Dil kurallarına, dilin inceliklerine, yan anlam değerlerine hakim bir yazar Deniz Poyraz. İstediği anlamı oluşturabilmenin incelikli yollarını biliyor. Bunu yaparken yapaylığa, zorlamaya, yeknesaklığa düşmüyor, dilin doğal akışı içinde - hani tereyağdan kıl çeker gibi derler ya öyle- ilerliyor anlatım.
Toplum sorunlarına, insanın sosyolojik, psikolojik, hatta biyolojik yapısına hakim bir yazar Deniz Poyraz. Bu hakimiyet, öykülerin kurgusuna, olayın işlenişine, olaylar ve durumlar arasında sağlam geçişler kurmasına yardımcı oluyor. Böylece çatısı, kurulumu sağlam, iyi örülmüş, okuru hemen yakalayan öyküler çıkıyor ortaya.
Severek, beğenerek; bir solukta değil dura dura, düşüne düşüne, tadına vara vara okudum. Umutlandım öykü geleceğimiz adına. Emeğine sağlık Deniz Poyraz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder