5 Şubat 2017 Pazar

OKURUNU DA TANIKLIĞA ÇAĞIRAN KİTAP: ÇERÇİALAN

    

 OKURUNU DA TANIKLIĞA ÇAĞIRAN KİTAP: ÇERÇİALAN
                                                                                                      Münire Çalışkan Tuğ
  Çerçialan, Gamze Arslan’ın Varlık Öykü Serisi’nden Kasım 2016’da çıkan ve 2016 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’nü alan  kitabı. İçinde yedi öykü bulunan kitabın yazarı Gamze Arslan,  Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı mezunu.  Şu sıralar televizyonda ilgiyle izlenen “Vatanım Sensin” dizisinin de senaristleri arasında yer alan yazar, öykülerin kurgularını, sadece insanlarla sınırlı tutmuyor,  insan dışındaki canlıların, nesnelerin, hatta organların tanıklıklarından da yararlanıyor.
   Dilin bütün olanaklarını ustaca kullanan Gamze Arslan, anlatmak istediklerini yalın bir nesnellikle gözümüze sokmuyor. Dili bir kuyumcu titizliğiyle, ince ince işleyerek, dert edindiği durumları, olayları, gelişmeleri okura sezdirme yolunu seçiyor:
   Kitaptan örneklersek; “Bazen oldu dilime kadar unuttum lehçemi, kıyafetimi, toprağımı bile (30)” cümlesi ne çok şey çağrıştırıyor bu topraklarda yaşananlara ilişkin. Yine,  “Şimdi köye açılan yollar lime lime et olmuştur. (s.30)”, ”Vücudum bunca işleme rağmen kanamıyor ama derilerim parça parça dökülüyordu, sıvası kalkan binalar gibi olmuştum.(s.33),” Kırk bin geyik: Al benekli, kahverengi… Kırk bin canı geri getirir gibi gelmiş durmuş evin önünde. Şaha gitmek için yola çıkan kırk bin geyik, Yavuz’a rağmen gelmiş durmuş evinin önünde(s.51),  “ Padişahın toprağa hasreti gibiymiş geyiğe hasreti.”, “Bir nasır neden kanar? Çünkü ayak serçe parmağı yüzük parmağını seviyordur da ondan.” ve daha pek çok cümle, öykünün kurgusu içinden ince bir yol oluşturup başka dünyalara taşıyor bizleri; acılarımız, anılarımız bir bir canlanıyor belleğimizde. Gamze Arslan; gördüğü, duyduğu, araştırıp öğrendiklerinin kendinde açtığı yaralardan yola çıkarak yazdığı öykülerindeki hayvan ve nesnelerin tanıklığına, okurlarının tanıklığını da eklemek istiyor haklı olarak.
  Her suç güçlü tanıklara gereksinim duyar bir daha işlenmemek için. Yazar da bizi bu göreve çağırıyor, dilin olanaklarını ustaca kullanarak oluşturduğu çağrışımlarla.
  Sıra dışı kurguları, öykülerinin konuları, özenli diliyle okurun dikkatini çekmeyi hemen başaran Çerçian, KiapEki takipçileri tarafından, öykü dalında 2016’nın en sevilen ikinci kitabı seçilmeyi de başarıveriyor, yayımlanmasının üzerinden iki ay geçmeden. Henüz Çerçialan’la ve Gamze Arslan’ın öykü dünyası ile buluşmayanlar için:
* Kıskançlık ve kaybetme korkusunun bir insana neler yaptırabileceğini,
* Çevresinde yaşanan sorunlar karşısında üç maymunu oynayanlar ve sorunlarına çok radikal çözümler üretenleri,
* Tarihe tecavüz eder gibi yapılan restorasyonların,  bedensel bütünlüğü parçalanan insanlar gibi o tarihsel mirasa verdiği acıyı,
*Yabancı dil öğretiminin öğrencileri, yürüyüşünü yitiren ördeğe çevirerek onları iki arada bir derede bırakışını,
*Hayrani Baba miti etrafında kurgulanan baba oğul ilişkisini ve 40 bin geyiğin bir katliama tanık oluşunu, 
* Parmaklarınızın dilinden kendinizi,
*Okuduğunuz roman boyunca sürdüğünüz cinayet izinin size çıkmasını ve daha pek çok şeyi - hayvanların insan yaşamındaki yerini, kaygıları, korkuları, aşkı - bir de Gamze Arslan'ın o akıcı dilinden ve ince bir zekânın kurgusu Çerçialan'dan okumak istemez misiniz?
                                                                                             İyi okumalar 



                      EKMEK VE GÜL
                    4 ŞUBAT 2017

1 yorum:

  1. Burada yazdığınızı bilmiyordum ne güzel ve ne güzel bir kitap tanıtımı olmuş,elinize sağlık...

    YanıtlaSil