11 Aralık 2015 Cuma

ARSLANBEY  ATAKENTTE YARINSIZ YAŞAMLAR


     Arslanbey –Atakent Kocaeli’nin Kartepe ilçesine bağlı bir mahalle.Bu mahallede yaşam 1997 yılında İzmit Büyükşehir Belediyesinin  Yuvam İzmit projesiyle başlıyor.Bu projeden önce, şimdiki Atakent’in yerleşim alanı, çocukların top oynadığı,ineklerin ve koyunların yayıldığı boş bir mekan.Bir yandan da az  az başlamış yapılaşma.Mesela Kocaeli Üniversitesi Merkez Kampüsü buraya yapılacak. Zaten bazı meslek Yüksek okulları yapılmış.Kampüsün buraya yapılacak olması toplu konut kapsamındaki üyelikleri hemen dolduruyor.Hatta insanlar başvurudan bir gün önce  belediyenin önünde sıraya girip geceyi orada geçiriyorlar.Orada bir evleri olursa üniversite öğrencilerine kiraya verecekler.Çünkü ailelere göre, öğrencilere daha yüksek fiyata kiralanıyor evler.Yurtlar, tarikat evleri gibi yerlerle beraber ev sahipleri de öğrencileri  gelir kapısı olarak görüyor.
      1999 depremiyle bazılarının planları tutmuyor.Üniversitenin yeri değişiyor.Böyle olunca da gözünü öğrencilerin cebine diken ev sahiplerinin oyunu bozuluyor.Tek tesellileri meslek yüksek okuluna iki yıllığına gelen  yoksul aile çocukları.
     2004’ten itibaren yaşam hızlanmaya başladı  Atakent’te.Yollar çamur içinde, evlerde ısıtma sistemi yok, İzmit ve diğer yerlerle bağlantıyı sağlayan belediye otobüsleri ise yetersiz ve pahalı.Ayrıca çevrenin kapalı yaşam biçiminden kaynaklı olarak,  otobüslerde  kadınlar ya hiç yok, ya da sayıca çok azlar.İzmit’e işe veya gezmeye gidenler, otobüslerde üzerlerine dikilen meraklı, eleştirel, onaylamayan, kınayan bakışların kıskacında yolculuk yapıyorlar. Neredeyse, kendilerine ait olmayan, hak etmedikleri bir alanı  kullanmanın suçluluğu vuruluyor yüzlerine.
  2004’ten bu yana pek bir şey değişmiş sayılmaz bugün de.Sosyal yaşamda en küçük bir gelişme, değişme yok.Atakent’in emekçi ve işçileri gündüz işlerindeyken onların eş ve çocukları da eve kapalı yaşıyor.Mahallede insanların gidebilecekleri, çevre ve arkadaş edinebilecekleri, sorunlarını, sıkıntılarını paylaşabilecekleri sosyal mekanlar yok.Çay bahçeleri, pastaneler, kültür merkezleri, parklar vb. sosyal mekanların olmayışı, eve kapalı yaşamayı dayatıyor kadınlara.Günlük zorunlu ihtiyaçların karşılanması için  açılan küçük bakkallar da çok pahalı.Zaten aradığın pek çok şeyi de oralarda bulmak mümkün değil, bulunabilenler ateş pahası.
İki yılda bir  seçimle iş başına gelen toplu yapı yönetimi de halkın ihtiyaçlarını değil,kendi çıkarlarını öncelikli görünce Atakent’te yaşamın olumluya evrilmesi adına hiçbir gelişme olamadı.Son yapılan yerel seçimlerde kadın muhtar adayları çıktı.Ancak o güne kadar bir kadın dayanışmasının örülemeyişi ve toplumun, yönetimlere aday olan kadına bakışı, seçimlerin Atakent’te kadınlar lehine sonuçlanamamasına neden oldu.
       Atakent’teki ev kadınlarının yaşadığı yalnızlaşma, eve kapanmalarına neden olan etmenler sadece sosyal paylaşım alanlarının olmayışı değil, yoksulluk ve dar gelirli olmak kadını eve bağımlı hale getiriyor. Burada yaşayan kadınların çoğunun eşleri mevsimlik, geçici işlerde çalışıyor.Bugün iş varsa,yarın yok.Yani evin sürekli ve düzenli bir geliri yok. Üç kuruşla ay başını getirmenin hesabı yapılırken gezmeye, sosyalleşmeye para ayrılamıyor Hep geleceksiz, hep yarınsız yaşamlar.
     Çalışan kadınları bekleyen en önemli sorun ise çocukların bakımı. Ailelerin, çocuklarını gönderebilecekleri  bütçelerine uygun kreşler yok. Atakent’e yerleşimin başlamasıyla birlikte açılan bir kreş ve gündüz bakım evi var.İhtiyaçtan değil, para kazanma  arzusundan açıldığı için yetersiz ve çok pahalı.Ailelerin birbiriyle iletişim geliştirememesi, birbirine güvenememeyi de beraberinde getirdiğinden çocuklara evlerde bakılması da zorlaşıyor.
     Biz Atakentli kadınlar olarak, hem kendimiz gelişmek, hem de Atakent’i geliştirmek istiyoruz.Bizler Sağlık ocağı, kültür merkezi, evlerde ürettiğimiz ürünlerin tanıtım ve pazarlamasını yapabileceğimiz sosyal yaşam alanları oluşturulmasını, çocuklarımız için kreşler açılmasını, günlük ihtiyaçlarımızı İzmit’e gitmek zorunda kalmadan, uygun fiyatlarla karşılayabileceğimiz, kapalı halk pazarları açılmasını  istiyoruz. Ulaşımın daha ucuz olmasını, yakında lise olmadığı için  her gün İzmit’e gitmek zorunda olan çocuklarımıza  ücretsiz ulaşım istiyoruz.  Bunları başarabilmek için bir araya gelmeli, seslerimizi, ellerimizi, yüreklerimizi birleştirmeli, 90 metrekare evlerimizden çıkıp birbirimizle buluşmalıyız.
     Bir toplumda, kadın toplumsal üretime katılmazsa, o toplumun gelişmesi imkansızdır.Biz de Atakentli kadınlar olarak  toplumsal üretime katılmak istiyoruz.
      Biz, ekmek istiyoruz, gül de.
 
                                                                                            Atakentli Kadınlar





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder